IQNA

Allah’a karşı görevlerimiz nelerdir?

13:37 - September 20, 2022
Haber kodu: 3477525
Rabbimiz insan doğasının huzur ve doyumunu O’nu anmaya ayarlamıştır. Bu, yüreğin kıblesidir ve hiç kimsenin bu kıbleyi değiştirmeye gücü yetmeyecektir. O halde Allah’a layığı ile iman etmek insanların dünya ve ahiret mutluluğunun teminatıdır.

Materyalist düşünceye sahip insanlar zenginlik, güç, şöhret...vb şeyleri sevenler bunun yanısıra Allah’ı da severler ama bu doğru yol değildir.

En şefkatli ve en merhametli Allah’a karşı davranışımız nasıl olmalıdır? Yüce Allah A’râf suresi 156. ayetinde şöyle buyuruyor: “...rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır...” Hiç kimsenin O'nun rahmetinden ümidini kesmemesi gerektiğini vurgular.

Allah bizi ona karşı karşı görevlerimizi yerine getirmediğimiz için pişmanlık duyacağımız bir noktaya getirmesin. Zümer suresi 56. ayetinde Allah şöyle buyruyor: "... Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin."

Ve o gün bizim başarısızlığımızdan dolayı şeytan’ı bile suçlayamayız, çünkü şeytan, İbrahim Suresi’nin 22. ayetinde şöyle demektedir: “Beni kınamayın, kendinizi kınayın.” 

Allah  Zümer suresi 67. ayetinde: "Allah’ı hakkıyla takdir edemediler..." dediği kimselerden olmak istemiyorsak , Allah’ı herşeyden çok sevmeliyiz.

Bakara suresi 165. ayeti: "İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Keşke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- şimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu anlasalardı!"

Ayette hâlâ Allah’a ortak koşmakta ısrar edenler kınanmakta, bunlar “zalimler” diye nitelenmektedir. Çünkü zulmün asıl anlamı “yanlış fikre ve inanca saplanmak, yapılmaması gereken şeyler yapmak”tır. Bu sebeple Kur’an Allah’a ortak koşmayı “çok büyük bir zulüm” sayar . Kur’an-ı Kerîm’in insanlığı ulaştırmak istediği birinci hedef, Allah’ın birliği inancını ve Allah’ı her şeyden daha çok sevmeyi bütün ödevlerin en başında görmektir. Ayette “İman edenler ise en çok Allah’ı severler” buyurularak bu hususa işaret edilmiştir. Görüldüğü gibi ayetin bu bölümünde, inananların yalnız Allah’ı sevdikleri değil en çok Allah’ı sevdikleri ifade edilmektedir. 

Maide suresi 54. ayetinde Allah şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.” Biz Allah’ı seviyorsak ve Allah’ın sevgisi kalbinizdeyse O’da sizi seviyor demektir. Bakara suresi 200. ayetinde : “Hacca mahsus ibadetlerinizi bitirdiğinizde de, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha canlı bir şekilde Allah’ı anın…." buyrulmaktadır.

Kalbimizde Allah sevgisini artırmak için Kur’an okuyabilir. Hz Muhammed ve Ehli Beytine salât ve selâm göndererek ve tavsiye edilen duaları zikrederek Allah’ın muhabbetini ve Allah’ı sevmeyi kalplerimize yerleştirebiliriz.

Allah hakkında onu ihmal ettiğimiz noktaya gelmemek için Kur’an’ın ipine sarılalım. Son pişmanlıklar hiçbir zaman bir işe yaramayacaktır. Şimdi zamanımız olduğuna göre, gençliğin fırsatını kullanalım ve Allah’a yakınlaşalım. Allah sevgisini, Allah’a olan ilgimizi kalplerimize yerleştirelim ki, Allah bizleri cennetiyle bereketlendirsin.

Kur’an hafızı Muhammed Mehdi Hakguyan’ın haftalık dersler dizisindeki konuşmasından alıntıdır.

4086201

captcha